23 Mart 2009

Doktor ziyaretlerinde son durum....

Sn. Meslektaşlarımız,

Hepimizin son günlerde yaşadığı en önemli sorun, bilimsel tanıtımların yer ve zaman kısıtlaması ile Şirket Yönetimlerinin verdiği ziyaret-ikili ziyaret hedefleri olsa gerek.
Çelişkinin bu boyutta devam etmesi, hastaların alması gereken hizmetin bir-iki dakika da olsa aksamasına yol açmakta, etik çalışma tarzını benimseyen meslektaşlarımız tanıtım ve rekabette geri kalırken "kapıdan olmazsa bacadan" mantığıyla çalışanlar işi daha da zora sokmaktalar.


Herhalde yapılması gereken en etkin çözüm; Sağlık Bakanlığı'nın ilgili birimleriyle, İlaç Sektörü Sivil Toplum Kuruluşları (AİFD, İİS vs.) nın masaya oturarak konuyu bir standarda bağlamaları olacaktır.


İlaç Firmaları merkezi yönetimleri, mümessillerine "günde 10-15 Dr u göreceksin", hedefi koyduğu sürece, işini kaybetme endişesiyle çalışan meslektaşlarımız bu çıkmazın içinde kalmaya devam edeceklerdir.

Birinci derecede konunun muhatabı olan siz meslektaşlarımızın konuyla ilgili önerilerini bekliyoruz.


Aşağıda Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı Sn. Yrd. Doç. Dr. Yahya DERYAL hocamızın konuyla ilgili açıklamalarını okuyabilirsiniz.


"İlaç firmaları temsilcilerinin ilaç tanıtımı amacıyla sağlık kurumları ve hekimleri ziyaretlerinde, zaten ciddi bir yoğunluk taşıyan sağlık hizmetleri sunumunda aksamalara neden olduğu eleştirisi eskiden beri dile getirilen ve çözüm aranan bir şikâyet konusu idi.
Nitekim Sağlık Bakanlığı, 15.12.2000 tarih ve 23911 sayılı genelgede, sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açtığı gerekçesiyle, hasta yoğunluğunun çok fazla olduğu acil, poliklinik, laboratuar, röntgen ve benzeri birimlerde ilaç tanıtımlarının yapılmaması konusunda kamu hastanelerini uyarma ihtiyacı duymuştu.
Fakat bu uyarı yetersiz kalmış olacak ki, 18.07.2006 tarih ve 13728 sayılı ve 2006/85 no.lu yeni bir genelge ile ilaç tanıtımlarına daha sağlıklı ve köklü yeni bir düzen getirme ihtiyacı hissedildi ve kamu hastanelerindeki tüm birimler için ilaç tanıtımı faaliyetlerinin ancak mesai saatleri dışında yapılabileceği kararlaştırıldı.

Sözü edilen genelgede aynen şöyle denilmektedir: “İlaç firmaları temsilcilerinin ilaç tanıtımı yapmak maksadıyla hastanelerde görevli hekimlerimiz ile yaptıkları tanıtım görüşmeleri sırasında hizmetin aksayabildiği, ayrıca hastanelerimizde ilaç tanıtımlarının, hizmetin gereği hasta yoğunluğunun çok fazla olduğu acil, poliklinik, laboratuar, röntgen ve benzeri birimlerde yapılmaması konusunda ilgide kayıtlı (15.12.2000 tarih ve 23911 sayılı) genelge ile kurumlarımız uyarılmış idi. Sözkonusu uyarılara rağmen Bakanlığımıza intikal eden bilgiler neticesinde bazı kurumlarımızda mesai içindeki ilaç tanıtımlarının vatandaşlarımıza verilen hizmetlerde aksamalara yol açtığı anlaşılmaktadır. Hizmetin akışını engelleyen, hasta ve hasta sahiplerini mağdur eden bu durumun önlenmesi için kurum içindeki ilaç tanıtımlarının mesai saatleri dışında yapılması uygun görülmüş olup, aksine yapılacak uygulamaların titizlikle takibi ve gereğini…”
Sözü edilen genelgenin konusu “İlaç Firmaları Temsilcileri” olarak gösterilmiş olsa da, bu nitelendirme eksik ve yetersizdir. Zira sağlık hizmetlerinin sunulduğu sırada hekimleri ziyaret edenler, sadece ilaç tanıtımı yapan ilaç mümessilleri değildir. Ayrıca tıbbi cihaz ve malzeme üreten (medikal) firma temsilcilerini de aynı kategoride değerlendirmek gerekir. Doğrusu, bu kapsamda değerlendirilebilecek kişilerin ortak özelliği, büyük çoğunlukla ticari kaygılarla tanıtım yapan firma temsilcisi olmalarıdır. Sayıca az olsa da, sosyal ve kültürel amaçlı hekim ziyaretçileri de bulunabilir ve bu kişiler de mesai saatleri içinde asli görev olan hasta bakımını engelleyebilirler.
Bu açıklamalar ışığında, ilaç mümessillerinin hekim ziyaretlerini ve ilaç tanıtımlarını mesai saatleri dışına çıkaran bu genelgeyi pek çok yönüyle olumlu bir uygulama olarak değerlendirmekteyiz.

1. Kamuda çalışan kamu görevlisi hekimlerin asli görevi, mesai saatleri içinde hasta muayene ve tedavi etmektir (Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği m.114). Kamu hastanelerindeki hasta yoğunluğu dikkate alındığında; poliklinikte günde en az 100 hastaya bakmak durumunda olan bir hekimin mesai saatleri içinde başka bir görüşme için vakti olmasa gerektir. İlaç mümessili veya bir başkası ile yapılacak bir görüşme, hekimin hastalarına ayırması gereken zamandan çalması demektir. Bu durum, bir öğretmenin ders saatlerinde derse girmek yerine öğrenci velileri ya da yayıncılarla görüşmesi gibi “asli görev” - “tali görev” dengesinin bozulması anlamına gelir ve herhalde kabul edilemez.
2. Sağlık hakkı, ertelenemez bir haktır. Sağlık hizmetleri, genel piyasa ekonomisi kurallarından ve arz-talep ilişkisinden farklı olarak zorunlu şekilde beliren ve öngörülemeyen bir ihtiyaç nedeniyle ertelenemeyen (acil) bir talebi karşılamayı gerektirir. Bu nedenle, örneğin poliklinik önünde acı ve endişe içinde bekleşen hastalar varken, hekimin tanıtım amaçlı bir görüşmeye zaman ayırması, sağlık hizmetini ciddi ölçüde aksatabilecektir.
3. Hekimler, tababet görevini insan sağlığını önceleyen bir dikkat, titizlik ve özen içinde yerine getirmekle yükümlü olup; bu konuda kabul edilmiş mevzuat hükümlerine uygun şekilde mesleğini icra etmelidirler (TababetK.m.69). “Tabibin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir” (TıbbiDeontTüz. m.2). “Tabip, hastaların vaziyetinin icap ettirdiği sıhhi ihtimamı gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak ve sıhhatini korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmakla mükelleftir.” (TıbbiDeontTüz. m.14). Hastane koridorlarında korku ve ızdırap kuyruğu oluşturan hastalar, tanı, tedavi ve teselli beklerken, hekimin bu bekleyişi uzatacak görüşmelerle zaman kaybetmesi, tıbbi özene ve mesleki ihtimama elbette uygun düşmez.
4. “Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir” (HHYön.m.5/c). Sağlık hizmetinin tabiatında çabukluk ve kolayca erişilebilirlik esastır. Hastanın bir an önce en etkin önlemlerle sağlığına kavuşturulması ve acısının dindirilmesi gerekmektedir. Makul bir nedene ve haklı bir gerekçeye dayanmaksızın bu konuda ihmal veya gecikme gösterilmesi başlı başına bir suçtur: “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK.m.257/2).

Bütün bu açıklamalarla birlikte, hastalara öncelikle sağlık hizmeti sunulmasına zarar vermeyecek şekilde hekimlerin mesai saatleri içinde dahi ilaç mümessilleri veya medikal firma temsilcileri ile görüşmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. "

Yrd. Doç. Dr. Yahya DERYAL
KTÜ-İİBF Ticaret Hukuku AD Hasta Hakları ve
Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı
yderyal@ktu.edu.tr





Kaynak:

http://www.medikalforum.net/showthread.php/ilac-mumessillerinin-hekim-ziyaretleri-6844.html?s=a3465cdb37079f956694a1a728480d07&