27 Mart 2009

yoğun ilgiye teşekkür...


Hergeçen gün artan yoğun ilgiden ve meslektaşlarımızın önerileri, böylesi bir iletişim haber ağına ne denli ihtiyaç olduğunu doğrulamaktadır.


Bizden e-posta almıyorsanız, yeni yazılardan anında haberdar olmak isterseniz isibm@windowslive.com adresine e-posta adresinizi bildirin, sizi de haberdar edelim.

Saygılarımızla;
İSİBM

Bir ocak daha söndü...

Alınan bilgiye göre, Bilim İlaç'ta Bölge Müdürü olarak görev yapan meslektaşımız Savaş Yılmaz, 34 EV 6738 plakalı otomobili ile Eskişehir-Kütahya karayolunun 23. kilometresinde Mustafa Birol Sarpaşan'ın kullandığı 16 CRT 66 plakalı tankerle çarpışmış, araçta sıkışan meslektaşımız Savaş Yılmaz, olay yerinde yaşamını yitirmiştir.


Ailesine ve sevenlerine tüm meslektaşlarımız adına başsağlığı diliyor, benzer üzücü olayların gerçekleşmemsini temenni ediyoruz.

Savaş Yılmaz anısına bir kampanyayı daha sonra bilgilerinize sunacağız.

Saygılarımızla;
İSİBM

Kaynak:http://www.yurthaber.com/haber/tankerle-carpisan-otomobilin-surucusu-hayatini-kaybetti-98638.htm

23 Mart 2009

Doktor ziyaretlerinde son durum....

Sn. Meslektaşlarımız,

Hepimizin son günlerde yaşadığı en önemli sorun, bilimsel tanıtımların yer ve zaman kısıtlaması ile Şirket Yönetimlerinin verdiği ziyaret-ikili ziyaret hedefleri olsa gerek.
Çelişkinin bu boyutta devam etmesi, hastaların alması gereken hizmetin bir-iki dakika da olsa aksamasına yol açmakta, etik çalışma tarzını benimseyen meslektaşlarımız tanıtım ve rekabette geri kalırken "kapıdan olmazsa bacadan" mantığıyla çalışanlar işi daha da zora sokmaktalar.


Herhalde yapılması gereken en etkin çözüm; Sağlık Bakanlığı'nın ilgili birimleriyle, İlaç Sektörü Sivil Toplum Kuruluşları (AİFD, İİS vs.) nın masaya oturarak konuyu bir standarda bağlamaları olacaktır.


İlaç Firmaları merkezi yönetimleri, mümessillerine "günde 10-15 Dr u göreceksin", hedefi koyduğu sürece, işini kaybetme endişesiyle çalışan meslektaşlarımız bu çıkmazın içinde kalmaya devam edeceklerdir.

Birinci derecede konunun muhatabı olan siz meslektaşlarımızın konuyla ilgili önerilerini bekliyoruz.


Aşağıda Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı Sn. Yrd. Doç. Dr. Yahya DERYAL hocamızın konuyla ilgili açıklamalarını okuyabilirsiniz.


"İlaç firmaları temsilcilerinin ilaç tanıtımı amacıyla sağlık kurumları ve hekimleri ziyaretlerinde, zaten ciddi bir yoğunluk taşıyan sağlık hizmetleri sunumunda aksamalara neden olduğu eleştirisi eskiden beri dile getirilen ve çözüm aranan bir şikâyet konusu idi.
Nitekim Sağlık Bakanlığı, 15.12.2000 tarih ve 23911 sayılı genelgede, sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açtığı gerekçesiyle, hasta yoğunluğunun çok fazla olduğu acil, poliklinik, laboratuar, röntgen ve benzeri birimlerde ilaç tanıtımlarının yapılmaması konusunda kamu hastanelerini uyarma ihtiyacı duymuştu.
Fakat bu uyarı yetersiz kalmış olacak ki, 18.07.2006 tarih ve 13728 sayılı ve 2006/85 no.lu yeni bir genelge ile ilaç tanıtımlarına daha sağlıklı ve köklü yeni bir düzen getirme ihtiyacı hissedildi ve kamu hastanelerindeki tüm birimler için ilaç tanıtımı faaliyetlerinin ancak mesai saatleri dışında yapılabileceği kararlaştırıldı.

Sözü edilen genelgede aynen şöyle denilmektedir: “İlaç firmaları temsilcilerinin ilaç tanıtımı yapmak maksadıyla hastanelerde görevli hekimlerimiz ile yaptıkları tanıtım görüşmeleri sırasında hizmetin aksayabildiği, ayrıca hastanelerimizde ilaç tanıtımlarının, hizmetin gereği hasta yoğunluğunun çok fazla olduğu acil, poliklinik, laboratuar, röntgen ve benzeri birimlerde yapılmaması konusunda ilgide kayıtlı (15.12.2000 tarih ve 23911 sayılı) genelge ile kurumlarımız uyarılmış idi. Sözkonusu uyarılara rağmen Bakanlığımıza intikal eden bilgiler neticesinde bazı kurumlarımızda mesai içindeki ilaç tanıtımlarının vatandaşlarımıza verilen hizmetlerde aksamalara yol açtığı anlaşılmaktadır. Hizmetin akışını engelleyen, hasta ve hasta sahiplerini mağdur eden bu durumun önlenmesi için kurum içindeki ilaç tanıtımlarının mesai saatleri dışında yapılması uygun görülmüş olup, aksine yapılacak uygulamaların titizlikle takibi ve gereğini…”
Sözü edilen genelgenin konusu “İlaç Firmaları Temsilcileri” olarak gösterilmiş olsa da, bu nitelendirme eksik ve yetersizdir. Zira sağlık hizmetlerinin sunulduğu sırada hekimleri ziyaret edenler, sadece ilaç tanıtımı yapan ilaç mümessilleri değildir. Ayrıca tıbbi cihaz ve malzeme üreten (medikal) firma temsilcilerini de aynı kategoride değerlendirmek gerekir. Doğrusu, bu kapsamda değerlendirilebilecek kişilerin ortak özelliği, büyük çoğunlukla ticari kaygılarla tanıtım yapan firma temsilcisi olmalarıdır. Sayıca az olsa da, sosyal ve kültürel amaçlı hekim ziyaretçileri de bulunabilir ve bu kişiler de mesai saatleri içinde asli görev olan hasta bakımını engelleyebilirler.
Bu açıklamalar ışığında, ilaç mümessillerinin hekim ziyaretlerini ve ilaç tanıtımlarını mesai saatleri dışına çıkaran bu genelgeyi pek çok yönüyle olumlu bir uygulama olarak değerlendirmekteyiz.

1. Kamuda çalışan kamu görevlisi hekimlerin asli görevi, mesai saatleri içinde hasta muayene ve tedavi etmektir (Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği m.114). Kamu hastanelerindeki hasta yoğunluğu dikkate alındığında; poliklinikte günde en az 100 hastaya bakmak durumunda olan bir hekimin mesai saatleri içinde başka bir görüşme için vakti olmasa gerektir. İlaç mümessili veya bir başkası ile yapılacak bir görüşme, hekimin hastalarına ayırması gereken zamandan çalması demektir. Bu durum, bir öğretmenin ders saatlerinde derse girmek yerine öğrenci velileri ya da yayıncılarla görüşmesi gibi “asli görev” - “tali görev” dengesinin bozulması anlamına gelir ve herhalde kabul edilemez.
2. Sağlık hakkı, ertelenemez bir haktır. Sağlık hizmetleri, genel piyasa ekonomisi kurallarından ve arz-talep ilişkisinden farklı olarak zorunlu şekilde beliren ve öngörülemeyen bir ihtiyaç nedeniyle ertelenemeyen (acil) bir talebi karşılamayı gerektirir. Bu nedenle, örneğin poliklinik önünde acı ve endişe içinde bekleşen hastalar varken, hekimin tanıtım amaçlı bir görüşmeye zaman ayırması, sağlık hizmetini ciddi ölçüde aksatabilecektir.
3. Hekimler, tababet görevini insan sağlığını önceleyen bir dikkat, titizlik ve özen içinde yerine getirmekle yükümlü olup; bu konuda kabul edilmiş mevzuat hükümlerine uygun şekilde mesleğini icra etmelidirler (TababetK.m.69). “Tabibin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir” (TıbbiDeontTüz. m.2). “Tabip, hastaların vaziyetinin icap ettirdiği sıhhi ihtimamı gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak ve sıhhatini korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmakla mükelleftir.” (TıbbiDeontTüz. m.14). Hastane koridorlarında korku ve ızdırap kuyruğu oluşturan hastalar, tanı, tedavi ve teselli beklerken, hekimin bu bekleyişi uzatacak görüşmelerle zaman kaybetmesi, tıbbi özene ve mesleki ihtimama elbette uygun düşmez.
4. “Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir” (HHYön.m.5/c). Sağlık hizmetinin tabiatında çabukluk ve kolayca erişilebilirlik esastır. Hastanın bir an önce en etkin önlemlerle sağlığına kavuşturulması ve acısının dindirilmesi gerekmektedir. Makul bir nedene ve haklı bir gerekçeye dayanmaksızın bu konuda ihmal veya gecikme gösterilmesi başlı başına bir suçtur: “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” (TCK.m.257/2).

Bütün bu açıklamalarla birlikte, hastalara öncelikle sağlık hizmeti sunulmasına zarar vermeyecek şekilde hekimlerin mesai saatleri içinde dahi ilaç mümessilleri veya medikal firma temsilcileri ile görüşmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. "

Yrd. Doç. Dr. Yahya DERYAL
KTÜ-İİBF Ticaret Hukuku AD Hasta Hakları ve
Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı
yderyal@ktu.edu.tr





Kaynak:

http://www.medikalforum.net/showthread.php/ilac-mumessillerinin-hekim-ziyaretleri-6844.html?s=a3465cdb37079f956694a1a728480d07&

17 Mart 2009

Mümessiller Kararlı ! Karanfil Dağıtmaya Devam!


Adıyaman Tıbbi Mümessiller Derneği’ne kayıtlı bir grup mümessil, halkın mümessillere bakış açısını değiştirmek amacıyla başlattıkları karanfil hareketini sürdürüyor.
Daha önceden Adıyaman 82. Yıl Devlet Hastanesinde hastalara karanfil dağıtan Tıbbi Mümessiller, bu kez Adıyaman Devlet Hastanesinde hastalara karanfil dağıtarak harekâtlarına devam etti.
Adıyaman Tıbbi Mümessiller Dernek Başkanı Serkan Özkan, amaçlarının kendilerine karşı olan önyargıları kırmak istediklerini belirterek, diğer hastanelerde de aynı uygulamayı yapacaklarını söyledi.
Özkan, mümessillerinde sağlı sektörünün önemli bir parçası olduğunu belirterek, “Bizler yeni çıkan ilaçları doktorlarımıza tanıtıp, ilaçların doğru kullanılıp, kullanılmadığını kontrol ederek, bir şekilde hastalarımıza hizmet ediyoruz. Ancak kamuoyunda oluşan yanlış bir değerlendirme neticesinde sanki Tıbbi Mümessiller hastaların sırasını alan, onların hakkını gasp eden olarak algılanıyor. Biz bu önyargıyı kırmak için geçen yıl kurduğumuz derneğimizi aktif hale getirerek, hastalarımıza kim olduğumuzu, onlar için çalıştığımızı, amacımızın daha iyi ilaçla, daha kısa sürede tedavi olmalarını sağlamak olduğunu anlatacağız.”
Özkan, “Bunun için öncelikle 82. Yıl Devlet Hastanesinde başlattığımız uygulamayı, diğer hastanelere de yaygınlaştırarak Adıyaman Devlet Hastanesinde devam ettik. Böylece Tıbbi Mümessillere olan önyargının kırılmasına çalışacağız. Karanfil Harekâtı dediğimiz bu yaklaşımın olumlu neticelerinin alınmasını bekliyoruz” dedi.


14 Mart 2009

Doktorlar Represant yerine LCD izleyecek...!

Pazardaki boşluğu değerlendirmek amacıyla Spectrum adlı bir şirket kuran Mustafa Gürbüz, hastanelerdeki represant ziyaretlerinin kısıtlanması ve represant görüşmelerinin ilaç firmaları için maliyetlerinin oldukça yüksek olmasından yola çıkarak, hastanelerdeki doktor odalarına LCD'ler kurmaya başladı.





İlaç firmalarının reklamlarının döndüğü LCD'lerin altyapısı şu anda İzmir, Ankara, Kocaeli ve İstanbul'da kuruluyor. Gürbüz, "LCD'ler mart ortasında devreye girecek. Yıl sonuna kadar 400 doktor odasında olacak. Bunun sağladığı çok ciddi bir avantaj var, çünkü kongre sektörü sanal kongrelere dönmeye başladığı anda. Elinizde böyle bir imkan olduğu anda kongreleri naklen yayınlama imkanımız olacak" diyor.
Kaynak:Referans, 23.02.2009

Sevgili Meslektaşlarımız; İlk yazımızdan beri önemle üstünde durduğumuz, mesleğimizle ilgili kamuoyundaki algıyı yönetmediğimiz ve bu mesleğe yakışmayan çalışma tarzlarına müdahale etmeyerek görmezden geldiğimiz sürece bu ve benzeri haberleri okumaya devam edeceğiz.

"Televizyon ziyareti yapanların alternatifi LCD olur."


Saygılarımızla;

İSİBM

10 Mart 2009

Konya'da bir meslektaşımız daha kazandı...


Konya’da bir ilaç firmasında çalışırken haksız yere işten çıkarıldığını öne süren ilaç mümessili 40 yaşındaki Metin Erkul, mobbing (psikolojik taciz) davası açtı.


"İlaç mümessili olarak görev yaptığı firmadan 2006’da haksız gerekçelerle çıkarıldığını ve psikolojik taciz gördüğünü öne süren Metin Erkul, bu konunun Türk Borçlar Kanunu tasarısıyla mevzuata girmesine kapı açıldığını görünce, Konya 3’üncü İş Mahkemesi’ne dava açtı. Davayı kabul eden mahkeme ilk duruşma tarihi olarak 26 Şubat’ı belirledi. Metin Erkul, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"En son ayrıldığım şirkette 1996-2006 yılları arasında çalıştım. 3 yıldır bir iş bulamadım. Eşim de çalışmıyor. 3 yıldır işyerimden aldığım tazminat, sattığım arabam ve çektiğim tüketici kredisi ile geçiniyorum. Tüm param bitti. Bu firmaya çok ciddi kariyer beklentileri ile girmiştim ve bu vaatlerle işe alınmıştım. Firmada işe girdiğim andan itibaren sürekli, farklı alanlarda farklı şekillerde insanların psikolojik ve fiziksel olarak başarısızlıklarını yüzlerine vurmak suretiyle kendilerine olan güvenlerini ve mesleğe olan ilgi ve alakalarını kaybettirmeye yönelik davranışlar vardı. Haksız ve işimin gereği olmayan nedenden dolayı sürekli eleştirilmem neticesinde 2006 Mart ayından başlayan savunmalarımın alınmasıyla, aynı yıl haziran ayında işimin sonlandırılması süreciyle tamamlandı.
İşten çıkarılmama el bilgisayarı ile şirkete bağlanma sıklığımın düşük olması ve bunun şirket prosedürlerine uyumadığı gerekçe olarak gösterildi. İşimde yeterli ve başarılı olduğumu düşünmemden dolayı, işe iade davası açtım. Davayı yerel mahkemede kazandım. Kararı, Yargıtay da onadı. Yargıtay’ın onadığı işe iade davamda bilirkişi raporlarında çıkarılma gerekçemin işin ana esaslarına uymadığı ve geçersiz bir neden olduğu belirlendi."


Mobbing nedir;
LATİNCE bir kavram olan ’mobbing’, psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamına geliyor. Özellikle hiyerarşik yapılanmış grup ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasına ’mobbing’ deniliyor.


02 Mart 2009

"Doktorlara Umre Promosyonu !!!" zannı...

28 Şubat Cumartesi günü, bir gazetede Dilek Güray hanımefendinin; "İlaç firmalarının doktorlara çeşitli hediyeler vermesini, onları bedava tatile göndermesini artık kanıksadık. Ancak şimdi yazacaklarımızı okuyunca çok şaşıracaksınız. Türkiye'nin önde gelen bir ilaç firması, hastalarına kendi ürünlerini yazma karşılığında doktorları umreye götürmeye başladı." cümleleriyle başlayan yazısında bu konuyla ilgili hiç alakası olmayan birçok meslektaşımız zan altında kalmaktadır.

Dilek Hanım'ın yazısının devamında "Özellikle Marmara Bölgesi'nde uygulanan bu yöntem çok tutmuş olacak ki rakip firmalar da 'promosyon umre' rekabetinden geri durmadı. " şeklinde devam ediyor.


Sn. Dilek Güray Hanımefendi'den ricamız;

  • Bu ülkede, gerek hekimler gerekse ilaç mümessilleri arasında toplum sağlığı için fedakarca çalışan bir kitlenin de olduğunu,

  • Özellikle yeni mezun bir hekimin ilaçlarla ilgili son gelişmelerden haberdar olmasında ilaç temsilcilerinin ne denli önemli bir hizmet verdiklerini,

  • Yenidoğan bir bebeğin solunum yetmezliği ile hayatını kaybetmemesi için gece yarısı ilgili ecza depolarını arayarak ilacı temin ettiklerini,

  • Yeni geliştirilen bir ilacın yada yapılan çalışmanın en hızlı şekilde ilgili Dr lara ulaştırılması için yılda yüzbin kilometreye varan mesafeyi katettiklerini,

  • Gencecik yaşında yüzlerce meslektaşımızın hayatını görev başındayken trafik kazasında kaybettiğini yada malülen emekli olduğunu da hatırlayacağınızı umuyoruz.

Yazınızda da ifade ettiğiniz gibi yaşanan bu ve benzer suistimallerin kim yada hangi firmalar tarafından yapıldığını lütfen kamuoyu ile paylaşınız. Aksi takdirde tüm meslektaşlarımız zan altında kalacaktır.

Göstereceğiniz duyarlılık için şimdiden teşekkür ederiz.

Saygılarımızla;

İSİBM